6 Nisan 2010 Salı

ÜNİTE I

SÖZCÜK (KELİME) BİLGİSİ

A. SÖZCÜKTE YAPI

B. SÖZCÜKTE ANLAM

1. Sözcükte Anlam ve Kavram
2. Anlamları Bakımından Sözcüklerin Gruplandırılması
a. Anlam Çeşitleri
b. Anlam İlişkilerine Göre Sözcükler
c. Sözcüklerde Anlam Değişmesi
3. Sözcük Grupları


BU BÖLÜMÜN AMAÇLARI


Bu ünitenin sonunda;
* Sözcüklerin yapısını çözümleyebilecek,
* Sözcükteki anlam ve kavram ilişkisini kavrayacak,
* Sözcüklerin çeşitli anlamlarda kullanımlarını belirleyecek,
* Anlam ilişkilerine göre sözcükleri ayırıp yerinde kullanabilecek,
* Sözcüklerdeki anlam değişmelerinin nedenlerini bulacak, işlevlerini belirleyeceksiniz.

NASIL ÇALIŞMALIYIZ?

* Bu ünitede yer alan metinleri dikkatle okuyunuz.
* Hazırlık bölümlerindeki sorularla ilgili gerekli araştırmaları yapınız.
* Anlamını bilmediğiniz sözcüklerin ve kavramların karşılıklarını sözlükten bulunuz.
* Size yöneltilen soruları cevaplayınız.
* Öğrenmede zorluk çekiyorsanız yazarak çalışınız.
* Üniteyi kavramadan diğer üniteye geçmeyiniz.

A. SÖZCÜKTE YAPI

HAZIRLIK

* Sözcükler yapı bakımından kaça ayrılır? Basit, bileşik ve türemiş sözcük ne demektir?
* Sözcükte kök ve ek ne demektir? Ekler sözcükte ne gibi değişiklikler yapar?

PIRPIRLI ŞİİR

Uyandım baktım ki bir sabah,
Güneş vurmuş içime;
Kuşlara yapaklara dönmüşüm,
Pır pır eder durur, bahar rüzgârında.
Kuşlara yapraklara dönmüşüm,
Cümle azam isyanda;
Kuşlara, yapraklara dönmüşüm,
Kuşlara, Yapraklara.
Orhan Veli

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde her bir sözcüğün bir anlamı, bir kısmının da görevi olduğunu göreceksiniz. "Uyan", "bak", "vur", "iç" sözcüklerinin bir anlamı, "ki" sözcüğünün de bir görevi vardır. Yukarıdaki metinde görüldüğü gibi sözcüğün yapısında hem kök hem de ekler yer almaktadır.

Kök sözcük: Sözcüğün ek almamış, başka bir sözcükle birleşmemiş ya da türetilmemiş yalın durumudur. Yukarıda incelediğiniz metinde, "ağaç", "yaprak", "iç", "güneş", "uyan", "bak" sözcükleri kök durumundadır. Sözcüğün ek almış durumuna gövde denir.

Aşağıdaki metinde kökleri ve ekleri gösteriniz.

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu.
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Cahit Külebi

Türkçede kendi başına anlamı olan ya da cümle kuruluşuna yarayan sözlere sözcük denir.
Yukarıdaki metinde "uyan", "bak", "bir", "sabah", "güneş", "vur", "iç" sözcüklerinin her birinin anlamı vardır. “ki” sözcüğü ise "uyandım", "baktım" ile bir "sabah" arasında bağ kurmaktadır. Yani sözcüğün cümlede bir bağlama görevi vardır. Bu sözcükler "uyan-dım", "bak-tım", "vur-muş", "iç -ime" vb. ekler ile birleşerek cümleyi anlamlı bir hâle getirmiştir.

"Uyan-dım" sözcüğünde; uyanma eylemi, eylemin zamanı ve eylemi yapan kişi belirtilmektedir. "Baktım" sözcüğünde de aynı şekilde eylem, eylemin zamanı ve kişisi bellidir.

Metinde "güneş" bir varlığı, "kuş-lar", "ağaç-lar" da bu varlıkların çoğulunu göstermektedir.
Türkçede iki türlü kök sözcük vardır: İsim kökü ve fiil kökü.

İsim soyundan gelen sözcük köklerine isim kökü; fiil soyundan gelen sözcük köklerine de fiil kökü denir. "El", "göz", "ok", "taş", "dış", "ağaç", "tepe", "deniz" sözcükleri isim kökü; "gülmek", "içmek", "bilmek", "taşmak," vb. fiil köküdür.

Türkçede hem isim hem de fiil kökü olan sözcükler de vardır. Bu durum daha çok "iç- içmek", "dil- dilmek", "acı- acımak", "taş- taşmak" vb. sesteş (eş sesli) sözcüklerde görülür.

Siz de hem isim hem fiil kökü olarak kullanılan sözcüklere örnekler bulunuz.
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Fiil ve isim köküne örnek sözcükler bulunuz.

Benim doğduğum köyleri,
Akşamları eşkiyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem,
Konuş biraz!
Cahit Külebi

Aşağıdaki metinde hem isim hem de fiil kökü durumunda olan sözcükleri gösteriniz. Anlamlarını söyleyiniz.


Yarsana

Çağlar sular yarsana,
Gam çekme deli gönül.
Bulunmaz mı yar sana,
Çünkü Ferhat’ım dersin,
Su dağları yarsana.
(Cinaslı Mâni)


EKLER

Sözcük türetmeye veya sözcüklerin görevlerini belirtmeye yarayan parçalara(takılara) ek denir. Türkçede eklerden bir kısmı eklendiği sözcüğün anlamınıdeğiştirerek yeni anlamda sözcükler türetir. Bir kısmı da sözcüğün cümledeki görevini belirler.

Türkçede yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere iki tür ek vardır.

A. YAPIM EKLERİ

İsim ya da fiil köklerine eklenerek yeni anlamda sözcükler türeten eklere yapımekleri denir. Yapım ekleri dört türlüdür.

1. İsimden isim yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine eklenerek yeni anlamdasözcükler türeten eklerdir.

-ak eki; başak,
-kan eki; başkan-çı eki; bin işçi, bir başçı vb.
-lık eki; ağaç-lık, odun-luk, zeytin-lik, göz-lük, kitap-lık, şeker-lik boş-luk vb.
-ci/-çi eki; şeker- ci, göz-cü, av-cı-li eki;
şeker-li, tat-lı, tuz-lu, akıl-lı, us-lu vb.
-lik eki; genç-lik, bek-çi-lik, pazar-lık vb.
-suz/-suz eki; su-suz, ana-sız, baba-sız, tatsız, kol-suz ölçü-süz
-daş eki; arka-daş karın-daş (kardeş) soy-daş, yol-daş, meslek-taş, sır-daş vb.

A. YAPIM EKLERİ

İsim ya da fiil köklerine eklenerek yeni anlamda sözcükler türeten eklere yapım
ekleri denir. Yapım ekleri dört türlüdür.

1. İsimden isim yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine eklenerek yeni anlamda
sözcükler türeten eklerdir.
-ak eki; başak,
-kan eki; başkan
-çı eki; bin işçi, bir başçı vb.
-lık eki; ağaç-lık, odun-luk, zeytin-lik, göz-lük, kitap-lık, şeker-lik boş-luk vb.
-ci/-çi eki; şeker- ci, göz-cü, av-cı
-li eki; şeker-li, tat-lı, tuz-lu, akıl-lı, us-lu vb.
-lik eki; genç-lik, bek-çi-lik, pazar-lık vb.
-suz/-suz eki; su-suz, ana-sız, baba-sız, tatsız, kol-suz ölçü-süz
-daş eki; arka-daş karın-daş (kardeş) soy-daş, yol-daş, meslek-taş, sır-daş vb.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Siz de başka örnekler bulunuz.

2. İsimden fiil yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine getirilerek fiil türeten eklerdir.
-lan/-len eki; canlanmak, hastalanmak, hoşlanmak.
can-la-n-, hasta-la-n-, hoş-la-n-,
-lamak/-lemek, eki; taşla-mak, sula-mak, karşıla-mak, temizle-mek, üf-le-mek, vb.
-l eki; ince- ince-l-, -kısa- kısa-l-kısalmak, doğrulmak doğru- doğru-l-
-al/-el eki; az- az-al-mak ; çok- çoğ-al-mak, düz- düz-el-mek, kör- el- mek,
bun-bun-al-mak, azalmak, düzelmek, çoğalmak, kinelmek, bunalmak vb.
- ak- ağar-, boz- bozar- yaş-ar-
-ar/-er eki; ağarmak, bozarmak, yaşarmak, başarmak, morarmak vb.
baş-ar- mor-morar-, gök-göker-
-damak eki; fısıldamak, şırıldamak,
fısıl-fısılda- (şırıl) şırıl- şırılda-
-ık/-ik eki; ac-ık- geç- gecik- acıkmak, gecçikmek, gözükmek, birikmek, vb.

3. Fiilden isim yapma ekleri: Fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için
kullanılan eklerdir. Bu eklerin belli başlıları şunlardır:
- mak/mek eki; aç-mak, yazmak, okumak, beklemek, başlat-mak, düşün-mek vb.
-ma/-me eki; yazma, okuma, duruşma, uzama, gelme, gitme.
-ış/-iş eki; alış-veriş, çekil-iş, otur-uş, dur-uş, gül-üş, yürü-yüş, gör-üş vb.
-mek eki; alım- satım, geçim, takım, yazım, ölüm, uçur-um, doğum, yudum (yut-um), giy-im, bil-im, sev-im, düğ-üm vb.
- gi/ - gı eki; vergi, görgü, sil-gi, al-gı, bilgi, duygu-, sor-gu, sar-gı, sez-gi, çizgi vb.
gın/-gin eki; dal-gın, salgın, bilgin, olgun, gir-gin, azgın, kes-kin, dur-gun vb.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Siz de başka örnekler bulunuz.

-gar/-gen eki; alıngan, çekin-gen, üret-ken, çalış-kan
-gın-/gin- eki; ol-gun, er-gin yor-gun, dur-gun, bez-gin vb.
-ıcı/-ici eki; yap-ıcı, sat-ıcı besle-y-ici, ver-ici, geç-ici, yüz-ücü uç-ucu kur-ucu vb.
-ç eki; kıskan-ç, iğren-ç, inan-ç, sevin-ç gülün-ç
-ak /-ek eki; açık, yatık, çökük, döşek, dilek, dönek, tapınak, durak, sıgınak oturak
-n eki; tütün, yığın, bütün uzun, ekin, akın, gelin vb.
- a/-e eki; yar-a, oy-a, öt-e, “öte yaka”
-tı/-ti; -tu/-tü eki; ak-ın-tı, gez-in-ti, süprüntü, çöküntü, üzüntü, görüntü
-anak/- enek eki; görenek, gelenek, yığınak, olanak, seçenek, değnek vb.

4. Fiilden fiil yapma ekleri: Fiil kök ve gövdelerinden fiil yapmak için
kullanılan eklerdir.
-ma- /-me- (olumsuzluk eki); olmamak, gezmemek, gezinmemek, başlamamak,
eritmemek, bilmemek
-n- eki; al-ınmak, öğren-mek, gezin-mek, tutun-mak, sürünmek, aran-mak,
tıkan-mak, taşın-mak, söylen-mek
- l eki; düşül-mek, seçil-mek, görül-mek, korkul-mak, eğlenil-mek, yatıl-mak
-ş eki; dövüş-mek, tanış-mak, atış-mak, uçuşmak, gülüş-mek, ağlaş-mak,
koşuş-mak, bölüş-mek vb.
- r eki; düşürmek, pişirmek, yatırmak, göçürmek, doyurmak, duyurmak
-t eki; aratmak, düzeltmek, yükseltmek, yürütmek, akıtmak, sapıtmak, acıtmak,
darıtmak, kızartmak, söyletmek vb.
- d ı r- / - d i r-; -dur/-dür- eki; yedirmek, açtırmak, buldurmak, döndürmek,
yatıştırmak, geciktirmek, yazdırmak, sevdirmek, öptürmek, artırmak vb.
-ar- /-er eki; koparmak, çıkarmak, gidermek vb.

8.Sayfadaki metni inceleyiniz. Yapım eklerini gösteriniz. Bunların türünü belirtiniz.

“Şimdi umduklarımdan birisi payına düşen balıktan birini, en küçüğünü adama doğru fırlatacak diye bekledim. Reis kahvenin önünde kahvesini öttürüyor, kayığın asıl tayfasına keyişe bakıyordu.
- Ayıp yahu, dedi, ayıp!
Bu sefer konuşacaklarını, hatta paylarına düşen balıklardan en küçüğünü fırlatacaklarını sandıklarımdan biri:
– Sen karışma babalık! Fazla söylenmeye başladın.
– Babanızın malı mı bu deniz sizin?
– Onun babasının malı mı?
– Değil ama, gelmiş kayığınızda çalışmış bir kere,
– Kim gel de çalış demiş ona, gelmeseydi.
Balık verilmemiş adam, kahvenin bir iskemlesine çökmüştü. Kahveci başına dikilmişti. Kahveciye:
– Kalkacağız, kalkacağız, dedi.
Ayağa kalktı. Kendisi için laf işitmiş adama:
– Zarar yok hemşerim, dedi, zararı yok. Vermesinler, istemez.”
Sait Faik Abasıyanık

B. ÇEKİM EKLERİ


Çekim ekleri bağlandığı sözcükle diğer sözcükler arasında ilgi kuran eklerdir. Bu ekler sözcüğün anlamını, çeşidini değiştirmez, görevini belirler.

“Türkçe ağzımda annemin sütüdür.”
Yahya Kemal Beyatlı

Yukarıdaki cümlede, “Türkçe, ağız, anne, süt” sözcükleri kendi başlarına bir anlam ifade etmezler. Bu sözcükler arasında bağ kuran “-mda, -min, -üdür” ekleri sözü anlamlı hâle getirmektedir.

Çekim Ekleri Şunlardır

1. Çokluk ekleri:
Tekil olan varlıklara eklenen “-lar/-ler” ekleridir. Çoğul ekleri sözcüğe, ses uyumuna göre ya “-lar” ya da “-ler” şeklinde şğıda görüldüğü üzere eklenir ler. Örnekler: Ağaç-lar, kuş-lar, çiçek-ler, kalem-ler, dağlar, okul-lar ...

2. İyelik ekleri: İyelik ekleri eklendiği ismin karşılığı olan varlığın kime ait olduğunu gösteren eklerdir. Bu ekler şahıslara göre değişir:
Tekil 1. Kişi: – m
Tekil 2. kişi: - n
Tekil 3. kişi: - ı, i, u, -ü, -sı, -si, -su, sü
Çoğul 1: kişi -mız, -miz, -muz, -müz
Çoğul 2. kişi: -nız, -niz, -nuz, -nüz
Çoğul 3. kişi: - ları, -leri

Örnekler:
çamta-m ev-im kardeş-im
çanta-n ev-in kardeş-in
çanta-sı ev-i kardeş-i
çanta-mız ev-imiz kardeş-imiz
çanta-nız ev-iniz kardeş-iniz
çanta-ları ev-leri kardeş-leri

3. Aitlik eki: - ki
yerde-ki (yerdeki taş)
dolapta-ki (dolaptaki yiyecek)
elbisede-ki leke (elbisedeki leke)

4. Durum ekleri: Cümlede isimlerin yüklendiği görevi belirleyen; ismin cümle içerisinde öteki sözcüklerlerle olan ilişkisini belirleyen eklerdir.

Durum Ekleri Şunlardır:
a. Yalın durum (hâl): ağaç, çiçek, okul, sıra dağlar, taşlar vb.
b. Yönelme durumu (-e, durumu): Ağaç-a, sıra-ya, okul-a, dağlar-a, taşlar-a
c. Belirtme durumu (- i durumu): Ağaç-ı, sıra-yı, çiçeğ-i, okul-u, dağlar-ı, taşlar-ı
ç. Kalma durumu (-de durumu): Ağaç-ta, sıra-da, çiçek-te, okul-da, dağlar-da, taşlar- da
d. Çıkma durumu (-den durumu): Ağaç-tan, sıra-dan, çiçek-ten, okul-dan, dağlar-dan, taşlar-dan vb.

5. Tamlama ekleri: Okul-un kapı-sı, bahçe-nin ağaçlar-ı, Türk bayrağ-ı Ayşe’nin baba-sı vb.
6. Fiil çekiminde kullanılan kip ve kişi ekleri

Örnekler:
gidiyor-um, okul açıl-dı
çalış-acak-ım, söyle-di-m
görecek-sin vb.

“Bir nisan akşamı yola çıkmıştık. Geceyi o yanıp yanıp sönen ışıklar adasında geçirecek, sabah erkenden su üstü karagözüne çıkacaktık. Niyetimiz daha erken yola çıkmaktı ya. Hava bir tuhaftı. Uzakta fırtına bulutuna da benzer bir sis vardı. Bir gün doğrusu bu sisi temizleyiverdi. Bu sefer de gün doğudan bir karabulut gelip yağmurunu boşalttı. Sonra gökyüzünü boydan boya kaplayan bir ebemkuşağı görünce, Kalafat:
– Selamet, dedi. Basalım artık. Hava düzeldi demektir.”
Sait Faik Abasıyanık

YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER
Sözcükler yapı bakımından üçe ayrılır:
a. Basit Sözcükler: Anlamları ve yapıları bozulmadan parçalanamayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler bir veya birkaç hecelidir. Örneğin “dil”, “el”, “kaş”, “göz”, “gel”, “git”, “çiçek”, “kelebek” vb. sözcükler.
b. Türemiş sözcükler: İsim veya fiil soyundan köklere yapım ekleri ulanarak türetilmiş sözcüklerdir. Örneğin “kira-lık”, “dön-em”, “dur-ak”, “ver-gi”, “baş-ar-ı” vb. sözcükler.
c. Birleşik sözcükler: İki veya daha çok sözcüğün aralarına ek girmeyecek kadar birleşip kalıplaşmasıyla oluşan yeni anlamlı sözcüklerdir. Örneğin “hanımeli, yüzbaşı, Pamukkale, sivrisinek, Karaosmanoğlu, Afyonkarahisar” vb. sözcükler.
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Metindeki çekim eklerini gösteriniz; bunların tümünü belirtiniz. Sait Faik’ten alınan metindeki sözcükleri inceleyiniz. Sözcüklerin türünü söyleyiniz.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Herhangi bir metin üzerinde isim ve fiil köklerine örnekler bulunuz.
* Yapım eklerinin işlevleri nelerdir?
* Kaç çeşit yapım eki vardır? Bunlar nelerdir?
* Çekim ekleri nelerdir? Bunların özelliklerini söyleyiniz.
* Yapım ve çekim eklerinin sözcüklere kattığı anlam farkı nedir?

B. SÖZCÜKTE ANLAM
1. Sözcükte Anlam ve Kavram
Konuşma ya da yazma sırasında sözler art arda sıralanır. Konuşmanın akışı içerisinde konuya uygun sözcükler, kavramlar peş peşe mantıksal bir düzen içerisinde ifade edilir. Cümle içerisinde her bir sözcüğün bir anlamı vardır. Anlamdaş sözcükler dahi olsa değiştirilen sözcüğün anlam değerini tutmaz. Ak ile beyaz aynı anlamda sözcüklerdir. Ancak cümlede “beyaz peynir” yerine “ak peynir” diyemeyiz. Aynı şekilde kara ile siyah anlamdaş sözcüklerdir. “Ne karaymış şu alnımın yazısı.” cümlesinde kara yerine siyah diyemeyiz. Her bir sözcük cümlede kullanıldığı yere göre anlam kazanır.

AÇIKLAMALAR
Dilin anlamlı en küçük birimi sözcüktür. Sözcükler çevremizde gördüğümüz varlık, olay olgu ve durumları karşılarlar. Sözcüklerin bir ses, bir de anlam yönü vardır.
“Okul açıldı.” cümlesinde okul sözcüğü o-k-u-l seslerinin birleşmesiyle meydana gelen iki heceli; açıldı sözcüğü de a-ç-ı-l-d-ı seslerinden meydana gelen ve üç heceli bir sözcüktür. Yani sözcüğü oluşturan sesler bir araya gelerek bir kavram; bir olay, olgu ya da durumu karşılarlar. Bu bakımdan sözcükler karşıladıkları varlıkların bir simgesidirler.
Somut, soyut nesnelerin ya da hareketlerin zihinde aldığı bir şekil vardır. Kuş, ağaç, çiçek, masa denildiği zaman zihnimizde hemen bir varlık canlanır. İyilik güzellik, doğruluk, özgürlük vb. denildiği zaman da soyut bir olgu gözümüzün önüne gelir. Gelecek, okuyor, söyledi sözcükleriyle bir hareketi düşününüz. İşte nesnelerin zihinde aldığı biçime kavram denir. Kavramı şöyle örneklendirebiliriz:
Sözcüklerin hiçbiri birer kalıp değildir. Her sözcüğe zihinde bir anlam verilir. Zihin kendi dışındaki somut varlıkları anlamlı hâle getirdiği gibi hayal olarak yarattığı soyut varlıkları da anlamlı hâle getirir. Örneğin masa denildiği zaman çeşitli meslek gruplarına ait kişilerin zihinlerinde farklı masa tipleri canlanır. Kimisi çalışma masasını, kimisi toplantı masasını kimisi de yemek masasını düşünür. Ağaç sözcüğü de kişilerde farklı ağaç türlerini çağrıştırabilir. Kimisi çam ağacını, kimisi meyve, kimisi de meşe, kavak vb. düşünebilir.

HAZIRLIK
Kavram ne demektir? Kavramlar insan zihninde aynı olay, olgu uve varlıkları karşılar mı? Otomobil, cep telefonu, hastane denildiğinde zihninizde neler canlanıyor?

Kavram nedir? Kavram ile sözcük arasındaki ilişkiyi başka örneklerle açıklayınız. Örneğin saat, çalışmak, iyilik vb. sizde ne gibi olay, olgu, durum ve varlıkları hatırlatır?

Somut-soyut sözcükler Sözcüklerin bir kısmı maddi, bir kısmı da manevi varlıkları, olayları, olguları ya da durumları karşılar. Maddi varlıkları (elle tutulan, gözle görülen) karşılayan sözcüklere somut, elle tutulmayan gözle görülmeyen manevi varlıkları karşılayana da soyut sözcükler denir. Çevremizde gördüğümüz ağaç, çiçek, dağ, taş , el, kol, ev, cadde, sokak, ekmek, su vb. varlıklar somut; duygu, düşünce, hürriyet, barış, dostluk iyilik, rüya, hayal vb. soyut sözcüklerdir. Soyut sözcüklerin kavram olanları felsefede; imgeler sanatta, terimler de bilim alanında daha çok kullanılır. “Baharın ilk günlerinden biriydi. Karlar erimişti. Birden köyün arka tarafından bir homurtu yükseldi, yer gök inliyordu. Koyunlar ürkmüş, kaçışıyordu. Hemen koştum. Dumanlar içinde bir şey yaklaşıyordu. Bütün köy toplanmış, kimi yaya kimi atlı, gülüşüp bağraşarak ardına düşmüşlerdi. Ben de koşup yetiştim. İlk gördüğüm şey oğullarım oldu. Üçü birden Suvankul’un yanına, traktörün üstüne çıkmışlardı. Islık çalıyor, haykırıyor, şapkalarını havaya fırlatıyorlardı. Sanki birer kahraman gibi dimdik duruyorlardı, sevinç içindeydiler. fiimdi anlıyordum sabah erkenden ırmağa doğru neden sıvıştıklarını. İzin vermeyeceğini bildikleri için, bana görünmeden sıvışmışlar, babalarını karşılamaya gitmişlerdi.”
Cengiz Aytmatov
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Sözcük-anlam arasındaki ilişkiyi söyleyiniz.
* Sözcükte ses ve anlam kaynaşması nasıl oluşur?
* Kavram ne demektir?
* Somut ve soyut anlamlı sözcük ne demektir?
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Metinde geçen kavramları, terimleri, somut ve soyut anlamlı sözcükleri gösteriniz.
2.a. Anlam Çeşitleri (İlk anlam yan anlam, mecaz terim)

AÇIKLAMALAR
Bir kararda durmayan aynalarına etraşarındaki iri çam veya çınar ağaçlarının gölgesi vuran ve suları içlerine çok kere birkaç adam boyu yüksekliğinde bir kayadan köpük köpük dökülen bu havuzlara her rastlayışımızda önümdeki kız başını çevirmeden:
“Buna Deli Büvet derler!” Yahut:
“Buna Kunduzlu Büvet derler!” diye izahat veriyordu. Boğazın biraz genişlediği bir yere yaklaştığımız zaman kulaklarımı müthiş bir gürültü doldurmaya başladı. Hacer:
“Sutüven’e geldik!” dedi.
Sabahattin Ali

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde ilk anlamıyla (temel anlam) kullanılan sözcüklere örnekler bulunuz. Sözcükler-kavramlar varlıkların zihinde oluşan görüntüleridir. Her sözcüğün insan zihninde aldığı bir biçimi vardır. Bazı sözcükler tek bir varlığı karşılar.
Yukarıdaki metinde ayna, çam, çınar, dere, ağaç, su vb. sözcüklerin her biri birer varlığı karşılarlar. Bu türdeki tek adı tek kavramı karşılayan sözcüklere tek anlamlı sözcükler denir. Dilimizde kullanılan buğday, arpa, mısır, tuğla, kiremit vb. çevremizdeki tek varlıkların adı durumundadır. Ancak bütün sözcükler tek anlamlı değildir. İlk zamanlarda ilk anlamda olan sözcükler zamanla başka anlamlar da kazanmıştır. Başlangıçta organ adları, vücutla ilgili sözcükler mecazlarla, deyimlerle başka anlamlar kazanır. Bir nesenin adı onunla ligili, onunla var olan başka nesnelere de ad olur. Bir sözcüğün temel anlamı yanında ilgili başka anlamlar kazanmasına çok anlamlılık denir. Temel anlam (ilk anlam): Sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavramdır. Dilimizdeki dil, diş, kulak, el, ayak, baş, kahve, buğday, arpa, mısır sözcükleri temel anlamlı sözcüklerdir. Bunlardan bir kısmı zaman içerisinde somut, soyut anlamlar ile yan anlamlar kazanarak çok anlamlı duruma gelirler.
Yan anlam: Temel anlamlı sözcükler zaman içerisinde mecaz olarak (ad aktarması) ya da deyimleşerek yan anlamlar kazanır. Yan anlam kazanan sözcük ile

HAZIRLIK
Sözcüklerde anlam bakımından ne gibi değişiklikler görülür? Temel anlam, mecaz anlam, yan anlam vb. ne demektir? Araştırınız. temel anlam arasında mutlaka bir yakınlık, bir ilgi bulunur. Örneğin dil “ağzımızdaki tat alma organı” olarak temel anlamlı bir sözcüktür. Ancak bu sözcük “nefesli çalgılarda dil; denizin içine doğru uzanan kara parçası; aletlerde yassı uzunca hareketli kısım (kapı kilidinin dili) ve iletişim aracı olarak kullanılan dil” anlamlarını kazanmıştır. Aynı şekilde göz görme organı olarak temel anlamıyla kullanılırken kaynak (su), delik (iğnenin gözü), bölme (iki göz oda), ağacın omurcukları ve nazar anlamlarını kazanmıştır. Bunun yanında iyi, doğru, güzel vb. pek çok sözcüğün yan anlamlar kazanarak dile zenginlik kattığı görülür. Mecaz anlam: Sözün gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılmasıdır. Gerçek anlam varlığın akla gelen ilk anlamıdır. Mecaz ise sözün kendi gerçek anlamı dışında başka bir anlam kazanmasıdır. İstiklâl Marşı’nda geçen “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl.” dizesine bakalım. Hilâl yeni doğmuş ay demektir. Oysa şair burada hilâl sözünü bayrak anlamında kullanmaktadır. Mecaz anlam özellikle atasözlerimizde, deyimlerimizde görülür. “Ak akça kara gün içindir.” atasözünde kara gün “sıkıntılı geçen günler” demektir. fiu sözlerdeki mecazları gösteriniz: Mum dibine ışık vermez.Damlaya damlaya göl olur. Göze girmek, kulağına küpe olmak, etekleri zil çalmak Terim: Belirli kavramları karşılayan bilim ve sanat alanlarıyla ilgili sözcüklere terim denir. Terimler günlük ve genel dilin ortak sözcükleri değildir. Kullanımları bilim, sanat ve teknik alanlarla sınırlıdır. Edebiyat alanında kullanılan hece, ölçü, uyak, nazım birimi hikâye ile matematik alanında kullanılan açı, rakam, kare, sayı vb. birer terimdir.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Sözlü ve yazılı iletişimde sözcükler ne gibi anlamlar kazanır?
* Sözcükler kullanıldıkları yerde yeni anlamlar kazanır mı?
* Temel anlam, yan anlam ve mecaz anlam ne demektir? Günlük dilde bunlara
örnekler bulunuz.
* Terim ne demektir? Terim hangi tür metinlerde kullanılır? Nasıl oluşur?
2.b. Anlam İlişkilerine Göre Sözcükler

AÇIKLAMALAR
“O vakit denize baktı: Siyah bir deniz... Karanlığın içinde geminin kenarında esmer bir köpükle kaynaşarak firar eden o siyahlıkları görüyor... Ah! Bu denizin zulmetinden saklanan hakikatler, asıl hakikat...
Halit Ziya Uşaklıgil

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde geçen siyah, esmer, zulmet sözcüklerinin aynı anlamda olduğunu göreceksiniz. Bir dilde yazılışları ve okunuşları farklı, anlamları aynı olan sözcüklere eş anlamlı sözcükler denir. Eş anlamlı sözcükler ulusların kültürel ilişkileri sonucu dile giren birimlerdir. Örneğin Türkçede ak, kara, gece, gün, yıldız vb. sözcükleri kullanılırken Arapçadan, Farsçadan beyaz sefid, siyah, şeb, ruz vb. sözcükleri de dilimize girmiş ve uzun yıllar kullanılmıştır. Dilde birden fazla sözcük anlam bakımından anlamdaş olsa da kavram olarak birbirinin yerini tutmaz. Eş sesli (Sesteş) Sözcükler Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Eş sesli sözcüklere özellikle atasözlerinde, deyimlerde ve cinaslı mânilerde rastlanır. Türkçede kullanılan, çay, yüz, kara, bağ, dil vb. pek çok sözcük eş seslilere örnek olarak gösterilebilir.
Kuleden Ses geliyor kuleden
O kaş o göz değil mi
Beni sana kul eden
Yukarıdaki metinde kul eden ile kuleden sözcükleri sesteştir.
Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana
HAZIRLIK
Sözcükler kullanıldıkları yere göre ne gibi anlam değerleri kazanır? Dilimizde eş anlamlı, eş sesli zıt anlamlı ve yakın anlamlı sözcükler var mıdır? Bunlara ilişkin örnekler bulunuz.
Yukarıdaki metinde “bağ” sözcüğü hem üzüm yetiştirilen bağ hem de bağlama anlamındaki “bağ” olarak kullanılmıştır.
“Keser alacaksan kesene bak.” sözünde “kesene” sözcüğü hem keskin olanına bak,
hem de cebindeki paraya bak anlamında kullanılmıştır.
Öğretmen bizi kıra götürdü.
Dedemin saçlarına kır düştü.
Ali bu odunları kır.

Aşağıdaki cümlelerdeki eş sesli sözcükleri gösteriniz. Anlamlarını söyleyiniz.

Zıt Anlamlı Sözcükler
Anlam bakımından birbirinin zıddı olan sözcüklere zıt anlamlı sözcükler denir.
“Aşağı yukarı yirmi gün oluyor.”
“Acı tatlı pek çok günlerimiz geçti.”

Yukarıdaki cümlelerde aşağı ile yukarı, acı ile tatlı sözcükleri zıt anlamlıdır.
Aşağıdaki sözcükleri zıt anlamlarıyla birlikte cümle içerisinde kullanınız.
yeni iyi
uzun sıcak
acık güzel
aşağı sevinç
tembel kaybetmek
Sözcüklerin olumsuzluk durumu zıt anlamlısı demek değildir.
“Ali okuldan geldi.“ cümlesi olumludur.
Bu cümlenin olumsuz hâli “Ali okuldan gelmedi”dir. Geldi ile gelmedi zıt
anlamlı değildir. Geldi sözcüğünün olumsuzu”gelmedi”, zıt anlamı ise “gitti” dir.

Yaş, dil, yar, yüz, çay, sözcüklerini farklı anlamlarda cümle içerisinde kullanınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder