4 Mayıs 2011 Çarşamba

HUKUK 1
3.1.3. Mütemmim Cüz (Tamamlayıcı parça) Semere (Doğal ürün), Teferruat
(Eklenti)
Mülkiyet konusunu tam olarak kavrayabilmek için, tamamlayıcı parça, doğal ürün
ve eklenti terimlerini birlikte öğrenelim.
Bir malı oluşturan ve o mal niteliğini kaybetmedikçe veya bozulmadıkça ondan
ayrılması mümkün olmayan mallara o malm mütemmim cüzü(tamamlayıcı parçası)
denir.
Örneğin, bir otomobilin direksiyonu ve lastiği, evin merdiveni gibi. Bu tamamlayıcı
parçalar, ayrıca mülkiyet konusu olamazlar.
Er
Bir gözlü ğün camları çerçevede takılı iken tamamlayıcı parçaları oldukları malın
malikinden başka birine ait olabilirler mi? Düşünün.
Doğal ürünler, tamamlayıcı parçaların özel bir türüdür. Bunlar bir şeyin aslmı ve
üretim gücünü zedelemeden düzenli aralıklarla ürettiği ve o şeyin ekonomik verimi
oluşturan şeylerdir. Ağacm meyvesi, ineğin sütü ve tavuğun yumurtası gibi.
Er
Koyunun yavrusu, ağa çtan kesilen odun doğal ürün müdür? Araştırın.
Taşmır veya taşınmaz bağımsız bir malın işlevini yerine getirebilmek için bu mala
sürekli olarak bağlı kılmmış taşmır mala eklenti (teferruat) denir. Kol saatinin kayışı,
otel odasının yatağı, otomobille birlikte verilen anahtar gibi.
Er
Bir apartmanın kömürlüğü eklenti midir?
3.1.4. Mülkiyetin Kapsamı
Bir şey üzerindeki mülkiyet hakkı, o şeyin tümünü, tamamlayıcı parçalarını ve
doğal ürünlerini kapsar. Bir malı oluşturan tamamlayıcı parçaların bir kısmı üzerinde
başka, öteki kısımları üzerinde başka bir mülkiyet hakkı bulunamaz. Ancak bu kuralm
da bazı istisnaları vardır. (Kat mülkiyeti gibi.)
3.2. TOPLULUK MÜLKİYETİ ve KAT MÜLKİYETİ
Bir mal üzerinde bir mülkiyet hakkı bulunabilir, ancak bu hakkm sahibi birden çok
kişi olabilir. Burada mülkiyetin birden çok kişiye ait olmasıyla tüzel kişinin mülkiyetini
ayırmak gerekir. Şirket, dernek veya vakfın mülkiyet hakkı da bireysel mülkiyet gibidir.
Topluluk mülkiyetinin iki türü vardır.
3.2.1. Müşterek Mülkiyet :
Bir mal üzerindeki mülkiyetin belli oranlarda başka kişilere ait olmasıdır.
34

6 Nisan 2010 Salı

ÜNİTE I

SÖZCÜK (KELİME) BİLGİSİ

A. SÖZCÜKTE YAPI

B. SÖZCÜKTE ANLAM

1. Sözcükte Anlam ve Kavram
2. Anlamları Bakımından Sözcüklerin Gruplandırılması
a. Anlam Çeşitleri
b. Anlam İlişkilerine Göre Sözcükler
c. Sözcüklerde Anlam Değişmesi
3. Sözcük Grupları


BU BÖLÜMÜN AMAÇLARI


Bu ünitenin sonunda;
* Sözcüklerin yapısını çözümleyebilecek,
* Sözcükteki anlam ve kavram ilişkisini kavrayacak,
* Sözcüklerin çeşitli anlamlarda kullanımlarını belirleyecek,
* Anlam ilişkilerine göre sözcükleri ayırıp yerinde kullanabilecek,
* Sözcüklerdeki anlam değişmelerinin nedenlerini bulacak, işlevlerini belirleyeceksiniz.

NASIL ÇALIŞMALIYIZ?

* Bu ünitede yer alan metinleri dikkatle okuyunuz.
* Hazırlık bölümlerindeki sorularla ilgili gerekli araştırmaları yapınız.
* Anlamını bilmediğiniz sözcüklerin ve kavramların karşılıklarını sözlükten bulunuz.
* Size yöneltilen soruları cevaplayınız.
* Öğrenmede zorluk çekiyorsanız yazarak çalışınız.
* Üniteyi kavramadan diğer üniteye geçmeyiniz.

A. SÖZCÜKTE YAPI

HAZIRLIK

* Sözcükler yapı bakımından kaça ayrılır? Basit, bileşik ve türemiş sözcük ne demektir?
* Sözcükte kök ve ek ne demektir? Ekler sözcükte ne gibi değişiklikler yapar?

PIRPIRLI ŞİİR

Uyandım baktım ki bir sabah,
Güneş vurmuş içime;
Kuşlara yapaklara dönmüşüm,
Pır pır eder durur, bahar rüzgârında.
Kuşlara yapraklara dönmüşüm,
Cümle azam isyanda;
Kuşlara, yapraklara dönmüşüm,
Kuşlara, Yapraklara.
Orhan Veli

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde her bir sözcüğün bir anlamı, bir kısmının da görevi olduğunu göreceksiniz. "Uyan", "bak", "vur", "iç" sözcüklerinin bir anlamı, "ki" sözcüğünün de bir görevi vardır. Yukarıdaki metinde görüldüğü gibi sözcüğün yapısında hem kök hem de ekler yer almaktadır.

Kök sözcük: Sözcüğün ek almamış, başka bir sözcükle birleşmemiş ya da türetilmemiş yalın durumudur. Yukarıda incelediğiniz metinde, "ağaç", "yaprak", "iç", "güneş", "uyan", "bak" sözcükleri kök durumundadır. Sözcüğün ek almış durumuna gövde denir.

Aşağıdaki metinde kökleri ve ekleri gösteriniz.

Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu.
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Cahit Külebi

Türkçede kendi başına anlamı olan ya da cümle kuruluşuna yarayan sözlere sözcük denir.
Yukarıdaki metinde "uyan", "bak", "bir", "sabah", "güneş", "vur", "iç" sözcüklerinin her birinin anlamı vardır. “ki” sözcüğü ise "uyandım", "baktım" ile bir "sabah" arasında bağ kurmaktadır. Yani sözcüğün cümlede bir bağlama görevi vardır. Bu sözcükler "uyan-dım", "bak-tım", "vur-muş", "iç -ime" vb. ekler ile birleşerek cümleyi anlamlı bir hâle getirmiştir.

"Uyan-dım" sözcüğünde; uyanma eylemi, eylemin zamanı ve eylemi yapan kişi belirtilmektedir. "Baktım" sözcüğünde de aynı şekilde eylem, eylemin zamanı ve kişisi bellidir.

Metinde "güneş" bir varlığı, "kuş-lar", "ağaç-lar" da bu varlıkların çoğulunu göstermektedir.
Türkçede iki türlü kök sözcük vardır: İsim kökü ve fiil kökü.

İsim soyundan gelen sözcük köklerine isim kökü; fiil soyundan gelen sözcük köklerine de fiil kökü denir. "El", "göz", "ok", "taş", "dış", "ağaç", "tepe", "deniz" sözcükleri isim kökü; "gülmek", "içmek", "bilmek", "taşmak," vb. fiil köküdür.

Türkçede hem isim hem de fiil kökü olan sözcükler de vardır. Bu durum daha çok "iç- içmek", "dil- dilmek", "acı- acımak", "taş- taşmak" vb. sesteş (eş sesli) sözcüklerde görülür.

Siz de hem isim hem fiil kökü olarak kullanılan sözcüklere örnekler bulunuz.
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Fiil ve isim köküne örnek sözcükler bulunuz.

Benim doğduğum köyleri,
Akşamları eşkiyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem,
Konuş biraz!
Cahit Külebi

Aşağıdaki metinde hem isim hem de fiil kökü durumunda olan sözcükleri gösteriniz. Anlamlarını söyleyiniz.


Yarsana

Çağlar sular yarsana,
Gam çekme deli gönül.
Bulunmaz mı yar sana,
Çünkü Ferhat’ım dersin,
Su dağları yarsana.
(Cinaslı Mâni)


EKLER

Sözcük türetmeye veya sözcüklerin görevlerini belirtmeye yarayan parçalara(takılara) ek denir. Türkçede eklerden bir kısmı eklendiği sözcüğün anlamınıdeğiştirerek yeni anlamda sözcükler türetir. Bir kısmı da sözcüğün cümledeki görevini belirler.

Türkçede yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere iki tür ek vardır.

A. YAPIM EKLERİ

İsim ya da fiil köklerine eklenerek yeni anlamda sözcükler türeten eklere yapımekleri denir. Yapım ekleri dört türlüdür.

1. İsimden isim yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine eklenerek yeni anlamdasözcükler türeten eklerdir.

-ak eki; başak,
-kan eki; başkan-çı eki; bin işçi, bir başçı vb.
-lık eki; ağaç-lık, odun-luk, zeytin-lik, göz-lük, kitap-lık, şeker-lik boş-luk vb.
-ci/-çi eki; şeker- ci, göz-cü, av-cı-li eki;
şeker-li, tat-lı, tuz-lu, akıl-lı, us-lu vb.
-lik eki; genç-lik, bek-çi-lik, pazar-lık vb.
-suz/-suz eki; su-suz, ana-sız, baba-sız, tatsız, kol-suz ölçü-süz
-daş eki; arka-daş karın-daş (kardeş) soy-daş, yol-daş, meslek-taş, sır-daş vb.

A. YAPIM EKLERİ

İsim ya da fiil köklerine eklenerek yeni anlamda sözcükler türeten eklere yapım
ekleri denir. Yapım ekleri dört türlüdür.

1. İsimden isim yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine eklenerek yeni anlamda
sözcükler türeten eklerdir.
-ak eki; başak,
-kan eki; başkan
-çı eki; bin işçi, bir başçı vb.
-lık eki; ağaç-lık, odun-luk, zeytin-lik, göz-lük, kitap-lık, şeker-lik boş-luk vb.
-ci/-çi eki; şeker- ci, göz-cü, av-cı
-li eki; şeker-li, tat-lı, tuz-lu, akıl-lı, us-lu vb.
-lik eki; genç-lik, bek-çi-lik, pazar-lık vb.
-suz/-suz eki; su-suz, ana-sız, baba-sız, tatsız, kol-suz ölçü-süz
-daş eki; arka-daş karın-daş (kardeş) soy-daş, yol-daş, meslek-taş, sır-daş vb.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Siz de başka örnekler bulunuz.

2. İsimden fiil yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerine getirilerek fiil türeten eklerdir.
-lan/-len eki; canlanmak, hastalanmak, hoşlanmak.
can-la-n-, hasta-la-n-, hoş-la-n-,
-lamak/-lemek, eki; taşla-mak, sula-mak, karşıla-mak, temizle-mek, üf-le-mek, vb.
-l eki; ince- ince-l-, -kısa- kısa-l-kısalmak, doğrulmak doğru- doğru-l-
-al/-el eki; az- az-al-mak ; çok- çoğ-al-mak, düz- düz-el-mek, kör- el- mek,
bun-bun-al-mak, azalmak, düzelmek, çoğalmak, kinelmek, bunalmak vb.
- ak- ağar-, boz- bozar- yaş-ar-
-ar/-er eki; ağarmak, bozarmak, yaşarmak, başarmak, morarmak vb.
baş-ar- mor-morar-, gök-göker-
-damak eki; fısıldamak, şırıldamak,
fısıl-fısılda- (şırıl) şırıl- şırılda-
-ık/-ik eki; ac-ık- geç- gecik- acıkmak, gecçikmek, gözükmek, birikmek, vb.

3. Fiilden isim yapma ekleri: Fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için
kullanılan eklerdir. Bu eklerin belli başlıları şunlardır:
- mak/mek eki; aç-mak, yazmak, okumak, beklemek, başlat-mak, düşün-mek vb.
-ma/-me eki; yazma, okuma, duruşma, uzama, gelme, gitme.
-ış/-iş eki; alış-veriş, çekil-iş, otur-uş, dur-uş, gül-üş, yürü-yüş, gör-üş vb.
-mek eki; alım- satım, geçim, takım, yazım, ölüm, uçur-um, doğum, yudum (yut-um), giy-im, bil-im, sev-im, düğ-üm vb.
- gi/ - gı eki; vergi, görgü, sil-gi, al-gı, bilgi, duygu-, sor-gu, sar-gı, sez-gi, çizgi vb.
gın/-gin eki; dal-gın, salgın, bilgin, olgun, gir-gin, azgın, kes-kin, dur-gun vb.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Siz de başka örnekler bulunuz.

-gar/-gen eki; alıngan, çekin-gen, üret-ken, çalış-kan
-gın-/gin- eki; ol-gun, er-gin yor-gun, dur-gun, bez-gin vb.
-ıcı/-ici eki; yap-ıcı, sat-ıcı besle-y-ici, ver-ici, geç-ici, yüz-ücü uç-ucu kur-ucu vb.
-ç eki; kıskan-ç, iğren-ç, inan-ç, sevin-ç gülün-ç
-ak /-ek eki; açık, yatık, çökük, döşek, dilek, dönek, tapınak, durak, sıgınak oturak
-n eki; tütün, yığın, bütün uzun, ekin, akın, gelin vb.
- a/-e eki; yar-a, oy-a, öt-e, “öte yaka”
-tı/-ti; -tu/-tü eki; ak-ın-tı, gez-in-ti, süprüntü, çöküntü, üzüntü, görüntü
-anak/- enek eki; görenek, gelenek, yığınak, olanak, seçenek, değnek vb.

4. Fiilden fiil yapma ekleri: Fiil kök ve gövdelerinden fiil yapmak için
kullanılan eklerdir.
-ma- /-me- (olumsuzluk eki); olmamak, gezmemek, gezinmemek, başlamamak,
eritmemek, bilmemek
-n- eki; al-ınmak, öğren-mek, gezin-mek, tutun-mak, sürünmek, aran-mak,
tıkan-mak, taşın-mak, söylen-mek
- l eki; düşül-mek, seçil-mek, görül-mek, korkul-mak, eğlenil-mek, yatıl-mak
-ş eki; dövüş-mek, tanış-mak, atış-mak, uçuşmak, gülüş-mek, ağlaş-mak,
koşuş-mak, bölüş-mek vb.
- r eki; düşürmek, pişirmek, yatırmak, göçürmek, doyurmak, duyurmak
-t eki; aratmak, düzeltmek, yükseltmek, yürütmek, akıtmak, sapıtmak, acıtmak,
darıtmak, kızartmak, söyletmek vb.
- d ı r- / - d i r-; -dur/-dür- eki; yedirmek, açtırmak, buldurmak, döndürmek,
yatıştırmak, geciktirmek, yazdırmak, sevdirmek, öptürmek, artırmak vb.
-ar- /-er eki; koparmak, çıkarmak, gidermek vb.

8.Sayfadaki metni inceleyiniz. Yapım eklerini gösteriniz. Bunların türünü belirtiniz.

“Şimdi umduklarımdan birisi payına düşen balıktan birini, en küçüğünü adama doğru fırlatacak diye bekledim. Reis kahvenin önünde kahvesini öttürüyor, kayığın asıl tayfasına keyişe bakıyordu.
- Ayıp yahu, dedi, ayıp!
Bu sefer konuşacaklarını, hatta paylarına düşen balıklardan en küçüğünü fırlatacaklarını sandıklarımdan biri:
– Sen karışma babalık! Fazla söylenmeye başladın.
– Babanızın malı mı bu deniz sizin?
– Onun babasının malı mı?
– Değil ama, gelmiş kayığınızda çalışmış bir kere,
– Kim gel de çalış demiş ona, gelmeseydi.
Balık verilmemiş adam, kahvenin bir iskemlesine çökmüştü. Kahveci başına dikilmişti. Kahveciye:
– Kalkacağız, kalkacağız, dedi.
Ayağa kalktı. Kendisi için laf işitmiş adama:
– Zarar yok hemşerim, dedi, zararı yok. Vermesinler, istemez.”
Sait Faik Abasıyanık

B. ÇEKİM EKLERİ


Çekim ekleri bağlandığı sözcükle diğer sözcükler arasında ilgi kuran eklerdir. Bu ekler sözcüğün anlamını, çeşidini değiştirmez, görevini belirler.

“Türkçe ağzımda annemin sütüdür.”
Yahya Kemal Beyatlı

Yukarıdaki cümlede, “Türkçe, ağız, anne, süt” sözcükleri kendi başlarına bir anlam ifade etmezler. Bu sözcükler arasında bağ kuran “-mda, -min, -üdür” ekleri sözü anlamlı hâle getirmektedir.

Çekim Ekleri Şunlardır

1. Çokluk ekleri:
Tekil olan varlıklara eklenen “-lar/-ler” ekleridir. Çoğul ekleri sözcüğe, ses uyumuna göre ya “-lar” ya da “-ler” şeklinde şğıda görüldüğü üzere eklenir ler. Örnekler: Ağaç-lar, kuş-lar, çiçek-ler, kalem-ler, dağlar, okul-lar ...

2. İyelik ekleri: İyelik ekleri eklendiği ismin karşılığı olan varlığın kime ait olduğunu gösteren eklerdir. Bu ekler şahıslara göre değişir:
Tekil 1. Kişi: – m
Tekil 2. kişi: - n
Tekil 3. kişi: - ı, i, u, -ü, -sı, -si, -su, sü
Çoğul 1: kişi -mız, -miz, -muz, -müz
Çoğul 2. kişi: -nız, -niz, -nuz, -nüz
Çoğul 3. kişi: - ları, -leri

Örnekler:
çamta-m ev-im kardeş-im
çanta-n ev-in kardeş-in
çanta-sı ev-i kardeş-i
çanta-mız ev-imiz kardeş-imiz
çanta-nız ev-iniz kardeş-iniz
çanta-ları ev-leri kardeş-leri

3. Aitlik eki: - ki
yerde-ki (yerdeki taş)
dolapta-ki (dolaptaki yiyecek)
elbisede-ki leke (elbisedeki leke)

4. Durum ekleri: Cümlede isimlerin yüklendiği görevi belirleyen; ismin cümle içerisinde öteki sözcüklerlerle olan ilişkisini belirleyen eklerdir.

Durum Ekleri Şunlardır:
a. Yalın durum (hâl): ağaç, çiçek, okul, sıra dağlar, taşlar vb.
b. Yönelme durumu (-e, durumu): Ağaç-a, sıra-ya, okul-a, dağlar-a, taşlar-a
c. Belirtme durumu (- i durumu): Ağaç-ı, sıra-yı, çiçeğ-i, okul-u, dağlar-ı, taşlar-ı
ç. Kalma durumu (-de durumu): Ağaç-ta, sıra-da, çiçek-te, okul-da, dağlar-da, taşlar- da
d. Çıkma durumu (-den durumu): Ağaç-tan, sıra-dan, çiçek-ten, okul-dan, dağlar-dan, taşlar-dan vb.

5. Tamlama ekleri: Okul-un kapı-sı, bahçe-nin ağaçlar-ı, Türk bayrağ-ı Ayşe’nin baba-sı vb.
6. Fiil çekiminde kullanılan kip ve kişi ekleri

Örnekler:
gidiyor-um, okul açıl-dı
çalış-acak-ım, söyle-di-m
görecek-sin vb.

“Bir nisan akşamı yola çıkmıştık. Geceyi o yanıp yanıp sönen ışıklar adasında geçirecek, sabah erkenden su üstü karagözüne çıkacaktık. Niyetimiz daha erken yola çıkmaktı ya. Hava bir tuhaftı. Uzakta fırtına bulutuna da benzer bir sis vardı. Bir gün doğrusu bu sisi temizleyiverdi. Bu sefer de gün doğudan bir karabulut gelip yağmurunu boşalttı. Sonra gökyüzünü boydan boya kaplayan bir ebemkuşağı görünce, Kalafat:
– Selamet, dedi. Basalım artık. Hava düzeldi demektir.”
Sait Faik Abasıyanık

YAPI BAKIMINDAN SÖZCÜKLER
Sözcükler yapı bakımından üçe ayrılır:
a. Basit Sözcükler: Anlamları ve yapıları bozulmadan parçalanamayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler bir veya birkaç hecelidir. Örneğin “dil”, “el”, “kaş”, “göz”, “gel”, “git”, “çiçek”, “kelebek” vb. sözcükler.
b. Türemiş sözcükler: İsim veya fiil soyundan köklere yapım ekleri ulanarak türetilmiş sözcüklerdir. Örneğin “kira-lık”, “dön-em”, “dur-ak”, “ver-gi”, “baş-ar-ı” vb. sözcükler.
c. Birleşik sözcükler: İki veya daha çok sözcüğün aralarına ek girmeyecek kadar birleşip kalıplaşmasıyla oluşan yeni anlamlı sözcüklerdir. Örneğin “hanımeli, yüzbaşı, Pamukkale, sivrisinek, Karaosmanoğlu, Afyonkarahisar” vb. sözcükler.
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Metindeki çekim eklerini gösteriniz; bunların tümünü belirtiniz. Sait Faik’ten alınan metindeki sözcükleri inceleyiniz. Sözcüklerin türünü söyleyiniz.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Herhangi bir metin üzerinde isim ve fiil köklerine örnekler bulunuz.
* Yapım eklerinin işlevleri nelerdir?
* Kaç çeşit yapım eki vardır? Bunlar nelerdir?
* Çekim ekleri nelerdir? Bunların özelliklerini söyleyiniz.
* Yapım ve çekim eklerinin sözcüklere kattığı anlam farkı nedir?

B. SÖZCÜKTE ANLAM
1. Sözcükte Anlam ve Kavram
Konuşma ya da yazma sırasında sözler art arda sıralanır. Konuşmanın akışı içerisinde konuya uygun sözcükler, kavramlar peş peşe mantıksal bir düzen içerisinde ifade edilir. Cümle içerisinde her bir sözcüğün bir anlamı vardır. Anlamdaş sözcükler dahi olsa değiştirilen sözcüğün anlam değerini tutmaz. Ak ile beyaz aynı anlamda sözcüklerdir. Ancak cümlede “beyaz peynir” yerine “ak peynir” diyemeyiz. Aynı şekilde kara ile siyah anlamdaş sözcüklerdir. “Ne karaymış şu alnımın yazısı.” cümlesinde kara yerine siyah diyemeyiz. Her bir sözcük cümlede kullanıldığı yere göre anlam kazanır.

AÇIKLAMALAR
Dilin anlamlı en küçük birimi sözcüktür. Sözcükler çevremizde gördüğümüz varlık, olay olgu ve durumları karşılarlar. Sözcüklerin bir ses, bir de anlam yönü vardır.
“Okul açıldı.” cümlesinde okul sözcüğü o-k-u-l seslerinin birleşmesiyle meydana gelen iki heceli; açıldı sözcüğü de a-ç-ı-l-d-ı seslerinden meydana gelen ve üç heceli bir sözcüktür. Yani sözcüğü oluşturan sesler bir araya gelerek bir kavram; bir olay, olgu ya da durumu karşılarlar. Bu bakımdan sözcükler karşıladıkları varlıkların bir simgesidirler.
Somut, soyut nesnelerin ya da hareketlerin zihinde aldığı bir şekil vardır. Kuş, ağaç, çiçek, masa denildiği zaman zihnimizde hemen bir varlık canlanır. İyilik güzellik, doğruluk, özgürlük vb. denildiği zaman da soyut bir olgu gözümüzün önüne gelir. Gelecek, okuyor, söyledi sözcükleriyle bir hareketi düşününüz. İşte nesnelerin zihinde aldığı biçime kavram denir. Kavramı şöyle örneklendirebiliriz:
Sözcüklerin hiçbiri birer kalıp değildir. Her sözcüğe zihinde bir anlam verilir. Zihin kendi dışındaki somut varlıkları anlamlı hâle getirdiği gibi hayal olarak yarattığı soyut varlıkları da anlamlı hâle getirir. Örneğin masa denildiği zaman çeşitli meslek gruplarına ait kişilerin zihinlerinde farklı masa tipleri canlanır. Kimisi çalışma masasını, kimisi toplantı masasını kimisi de yemek masasını düşünür. Ağaç sözcüğü de kişilerde farklı ağaç türlerini çağrıştırabilir. Kimisi çam ağacını, kimisi meyve, kimisi de meşe, kavak vb. düşünebilir.

HAZIRLIK
Kavram ne demektir? Kavramlar insan zihninde aynı olay, olgu uve varlıkları karşılar mı? Otomobil, cep telefonu, hastane denildiğinde zihninizde neler canlanıyor?

Kavram nedir? Kavram ile sözcük arasındaki ilişkiyi başka örneklerle açıklayınız. Örneğin saat, çalışmak, iyilik vb. sizde ne gibi olay, olgu, durum ve varlıkları hatırlatır?

Somut-soyut sözcükler Sözcüklerin bir kısmı maddi, bir kısmı da manevi varlıkları, olayları, olguları ya da durumları karşılar. Maddi varlıkları (elle tutulan, gözle görülen) karşılayan sözcüklere somut, elle tutulmayan gözle görülmeyen manevi varlıkları karşılayana da soyut sözcükler denir. Çevremizde gördüğümüz ağaç, çiçek, dağ, taş , el, kol, ev, cadde, sokak, ekmek, su vb. varlıklar somut; duygu, düşünce, hürriyet, barış, dostluk iyilik, rüya, hayal vb. soyut sözcüklerdir. Soyut sözcüklerin kavram olanları felsefede; imgeler sanatta, terimler de bilim alanında daha çok kullanılır. “Baharın ilk günlerinden biriydi. Karlar erimişti. Birden köyün arka tarafından bir homurtu yükseldi, yer gök inliyordu. Koyunlar ürkmüş, kaçışıyordu. Hemen koştum. Dumanlar içinde bir şey yaklaşıyordu. Bütün köy toplanmış, kimi yaya kimi atlı, gülüşüp bağraşarak ardına düşmüşlerdi. Ben de koşup yetiştim. İlk gördüğüm şey oğullarım oldu. Üçü birden Suvankul’un yanına, traktörün üstüne çıkmışlardı. Islık çalıyor, haykırıyor, şapkalarını havaya fırlatıyorlardı. Sanki birer kahraman gibi dimdik duruyorlardı, sevinç içindeydiler. fiimdi anlıyordum sabah erkenden ırmağa doğru neden sıvıştıklarını. İzin vermeyeceğini bildikleri için, bana görünmeden sıvışmışlar, babalarını karşılamaya gitmişlerdi.”
Cengiz Aytmatov
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Sözcük-anlam arasındaki ilişkiyi söyleyiniz.
* Sözcükte ses ve anlam kaynaşması nasıl oluşur?
* Kavram ne demektir?
* Somut ve soyut anlamlı sözcük ne demektir?
Aşağıdaki metni inceleyiniz. Metinde geçen kavramları, terimleri, somut ve soyut anlamlı sözcükleri gösteriniz.
2.a. Anlam Çeşitleri (İlk anlam yan anlam, mecaz terim)

AÇIKLAMALAR
Bir kararda durmayan aynalarına etraşarındaki iri çam veya çınar ağaçlarının gölgesi vuran ve suları içlerine çok kere birkaç adam boyu yüksekliğinde bir kayadan köpük köpük dökülen bu havuzlara her rastlayışımızda önümdeki kız başını çevirmeden:
“Buna Deli Büvet derler!” Yahut:
“Buna Kunduzlu Büvet derler!” diye izahat veriyordu. Boğazın biraz genişlediği bir yere yaklaştığımız zaman kulaklarımı müthiş bir gürültü doldurmaya başladı. Hacer:
“Sutüven’e geldik!” dedi.
Sabahattin Ali

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde ilk anlamıyla (temel anlam) kullanılan sözcüklere örnekler bulunuz. Sözcükler-kavramlar varlıkların zihinde oluşan görüntüleridir. Her sözcüğün insan zihninde aldığı bir biçimi vardır. Bazı sözcükler tek bir varlığı karşılar.
Yukarıdaki metinde ayna, çam, çınar, dere, ağaç, su vb. sözcüklerin her biri birer varlığı karşılarlar. Bu türdeki tek adı tek kavramı karşılayan sözcüklere tek anlamlı sözcükler denir. Dilimizde kullanılan buğday, arpa, mısır, tuğla, kiremit vb. çevremizdeki tek varlıkların adı durumundadır. Ancak bütün sözcükler tek anlamlı değildir. İlk zamanlarda ilk anlamda olan sözcükler zamanla başka anlamlar da kazanmıştır. Başlangıçta organ adları, vücutla ilgili sözcükler mecazlarla, deyimlerle başka anlamlar kazanır. Bir nesenin adı onunla ligili, onunla var olan başka nesnelere de ad olur. Bir sözcüğün temel anlamı yanında ilgili başka anlamlar kazanmasına çok anlamlılık denir. Temel anlam (ilk anlam): Sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavramdır. Dilimizdeki dil, diş, kulak, el, ayak, baş, kahve, buğday, arpa, mısır sözcükleri temel anlamlı sözcüklerdir. Bunlardan bir kısmı zaman içerisinde somut, soyut anlamlar ile yan anlamlar kazanarak çok anlamlı duruma gelirler.
Yan anlam: Temel anlamlı sözcükler zaman içerisinde mecaz olarak (ad aktarması) ya da deyimleşerek yan anlamlar kazanır. Yan anlam kazanan sözcük ile

HAZIRLIK
Sözcüklerde anlam bakımından ne gibi değişiklikler görülür? Temel anlam, mecaz anlam, yan anlam vb. ne demektir? Araştırınız. temel anlam arasında mutlaka bir yakınlık, bir ilgi bulunur. Örneğin dil “ağzımızdaki tat alma organı” olarak temel anlamlı bir sözcüktür. Ancak bu sözcük “nefesli çalgılarda dil; denizin içine doğru uzanan kara parçası; aletlerde yassı uzunca hareketli kısım (kapı kilidinin dili) ve iletişim aracı olarak kullanılan dil” anlamlarını kazanmıştır. Aynı şekilde göz görme organı olarak temel anlamıyla kullanılırken kaynak (su), delik (iğnenin gözü), bölme (iki göz oda), ağacın omurcukları ve nazar anlamlarını kazanmıştır. Bunun yanında iyi, doğru, güzel vb. pek çok sözcüğün yan anlamlar kazanarak dile zenginlik kattığı görülür. Mecaz anlam: Sözün gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılmasıdır. Gerçek anlam varlığın akla gelen ilk anlamıdır. Mecaz ise sözün kendi gerçek anlamı dışında başka bir anlam kazanmasıdır. İstiklâl Marşı’nda geçen “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl.” dizesine bakalım. Hilâl yeni doğmuş ay demektir. Oysa şair burada hilâl sözünü bayrak anlamında kullanmaktadır. Mecaz anlam özellikle atasözlerimizde, deyimlerimizde görülür. “Ak akça kara gün içindir.” atasözünde kara gün “sıkıntılı geçen günler” demektir. fiu sözlerdeki mecazları gösteriniz: Mum dibine ışık vermez.Damlaya damlaya göl olur. Göze girmek, kulağına küpe olmak, etekleri zil çalmak Terim: Belirli kavramları karşılayan bilim ve sanat alanlarıyla ilgili sözcüklere terim denir. Terimler günlük ve genel dilin ortak sözcükleri değildir. Kullanımları bilim, sanat ve teknik alanlarla sınırlıdır. Edebiyat alanında kullanılan hece, ölçü, uyak, nazım birimi hikâye ile matematik alanında kullanılan açı, rakam, kare, sayı vb. birer terimdir.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
* Sözlü ve yazılı iletişimde sözcükler ne gibi anlamlar kazanır?
* Sözcükler kullanıldıkları yerde yeni anlamlar kazanır mı?
* Temel anlam, yan anlam ve mecaz anlam ne demektir? Günlük dilde bunlara
örnekler bulunuz.
* Terim ne demektir? Terim hangi tür metinlerde kullanılır? Nasıl oluşur?
2.b. Anlam İlişkilerine Göre Sözcükler

AÇIKLAMALAR
“O vakit denize baktı: Siyah bir deniz... Karanlığın içinde geminin kenarında esmer bir köpükle kaynaşarak firar eden o siyahlıkları görüyor... Ah! Bu denizin zulmetinden saklanan hakikatler, asıl hakikat...
Halit Ziya Uşaklıgil

Yukarıdaki metni inceleyiniz. Metinde geçen siyah, esmer, zulmet sözcüklerinin aynı anlamda olduğunu göreceksiniz. Bir dilde yazılışları ve okunuşları farklı, anlamları aynı olan sözcüklere eş anlamlı sözcükler denir. Eş anlamlı sözcükler ulusların kültürel ilişkileri sonucu dile giren birimlerdir. Örneğin Türkçede ak, kara, gece, gün, yıldız vb. sözcükleri kullanılırken Arapçadan, Farsçadan beyaz sefid, siyah, şeb, ruz vb. sözcükleri de dilimize girmiş ve uzun yıllar kullanılmıştır. Dilde birden fazla sözcük anlam bakımından anlamdaş olsa da kavram olarak birbirinin yerini tutmaz. Eş sesli (Sesteş) Sözcükler Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) sözcükler denir. Eş sesli sözcüklere özellikle atasözlerinde, deyimlerde ve cinaslı mânilerde rastlanır. Türkçede kullanılan, çay, yüz, kara, bağ, dil vb. pek çok sözcük eş seslilere örnek olarak gösterilebilir.
Kuleden Ses geliyor kuleden
O kaş o göz değil mi
Beni sana kul eden
Yukarıdaki metinde kul eden ile kuleden sözcükleri sesteştir.
Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana
HAZIRLIK
Sözcükler kullanıldıkları yere göre ne gibi anlam değerleri kazanır? Dilimizde eş anlamlı, eş sesli zıt anlamlı ve yakın anlamlı sözcükler var mıdır? Bunlara ilişkin örnekler bulunuz.
Yukarıdaki metinde “bağ” sözcüğü hem üzüm yetiştirilen bağ hem de bağlama anlamındaki “bağ” olarak kullanılmıştır.
“Keser alacaksan kesene bak.” sözünde “kesene” sözcüğü hem keskin olanına bak,
hem de cebindeki paraya bak anlamında kullanılmıştır.
Öğretmen bizi kıra götürdü.
Dedemin saçlarına kır düştü.
Ali bu odunları kır.

Aşağıdaki cümlelerdeki eş sesli sözcükleri gösteriniz. Anlamlarını söyleyiniz.

Zıt Anlamlı Sözcükler
Anlam bakımından birbirinin zıddı olan sözcüklere zıt anlamlı sözcükler denir.
“Aşağı yukarı yirmi gün oluyor.”
“Acı tatlı pek çok günlerimiz geçti.”

Yukarıdaki cümlelerde aşağı ile yukarı, acı ile tatlı sözcükleri zıt anlamlıdır.
Aşağıdaki sözcükleri zıt anlamlarıyla birlikte cümle içerisinde kullanınız.
yeni iyi
uzun sıcak
acık güzel
aşağı sevinç
tembel kaybetmek
Sözcüklerin olumsuzluk durumu zıt anlamlısı demek değildir.
“Ali okuldan geldi.“ cümlesi olumludur.
Bu cümlenin olumsuz hâli “Ali okuldan gelmedi”dir. Geldi ile gelmedi zıt
anlamlı değildir. Geldi sözcüğünün olumsuzu”gelmedi”, zıt anlamı ise “gitti” dir.

Yaş, dil, yar, yüz, çay, sözcüklerini farklı anlamlarda cümle içerisinde kullanınız.

3 Nisan 2010 Cumartesi

ÜNİTE 1: İLETİŞİM DİL VE KÜLTÜR

ÜNİTE I

İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR


1. İletişim
2. İnsan İletişim ve Dil İlişkisi
3. Dil-Kültür İlişkisi

ÖZET

TEST I


BU BÖLÜMÜN AMAÇLARI

Bu ünitenin sonucunda;
* İletişimin gerekliliğini ve özelliğini kavrayacak,
* İnsan, iletişim ve dil ilişkisini belirleyecek,
* Dil- kültür ilişkisini belirleyeceksiniz.

NASIL ÇALIŞMALIYIZ?

* Bu ünitede yer alan metinleri dikkatle okuyunuz.
* Hazırlık bölümlerindeki sorularla ilgili gerekli araştırmaları yapınız.
* Anlamını bilmediğiniz sözcüklerin ve kavramların karşılıklarını sözlükten bulunuz.
* Size yöneltilen soruları cevaplayınız.
* Öğrenmede zorluk çekiyorsanız yazarak çalışınız.
* Üniteyi kavramadan diğer üniteye geçmeyiniz.

ÜNİTE I

İLETŞİM, DİL VE KÜLTÜR

1. İLETİŞİM

HAZIRLIK



İnsanlar duygu, düşünce ve isteklerini karşı tarafa ne tür
araçlarla iletirler?

AÇIKLAMALAR

Hiçbir şey yazmadan, okumadan ya da herhangi bir şey yapmadan bir süre
bekleyiniz. Bu hâle ne kadar katlanabilirsiniz?

Kuşkusuz sosyal bir çevre içerisinde yaşayan insan çevresindeki varlıklarla iletişim
kurmak zorundadır. İnsan çevresindekilerle konuşmak, onlardan bir bilgi almak, bilgi
vermek ihtiyacı duyar ve bunun için de iletişim kurar.
Peki iletişim nedir?

Duygu, düşünce ve isteklerin yazı, konuşma ve görsel- işitsel araçlarla iletilmesine iletişim denir.

İletişim, ilk çağlardan günümüze gelinceye kadar pek çok aşamalardan geçmiştir. İlkel insanlar birtakım sesler çıkararak, işaretleşerek iletişim kurmuşlardır. Hatta ilkel kabilelerin ateş yakarak, duman çıkartarak kendi aralarında iletişim kurdukları bilinir.

Günümüzde ise trafik işaretleri ile parti, dernek vakıf vb. kullandıkları flama, amblem, sembol gibi işaretler birer iletişim aracıdır. Ancak bu araçlar sınırlı sayıdaki bireyler arasında iletişim sağlar. Radyo, televizyon telefon, faks, gazete, dergi vb. araçların hepsi birer iletişim aracıdır.

Ancak iletişimin en güçlü olanı dil ile yapılanıdır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlüdür. Bu bakımdan duygu, düşünce ve istekler dil ile aktarılır. İletişimin kurulmasında dört temel öge kullanılır. Duygu, düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişi kaynak, söylenen bir söz (mesaj, ileti), iletilen sözü alan alıcı ve bir de iletişimin yapıldığı iletişim aracı (ortam) vardır.

Bu kaynak, alıcı, ileti ve iletişim aracı (ortamdan) oluşan düzeneğe iletişim sistemi ya da bağlam adı verilir.


İletişim nedir? İletişimde hangi ögeler yer alır?

DİL VE ANLATIM 1

Bir şehrin planını inceleyiniz. Bu plan bir iletişim aracı olarak neler ifade eder? Bir resim, müzik ya da tiyatro sanatı iletişim aracı olarak kullanılır mı? Sanatçılar bu araçlardan nasıl yararlanırlar?

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

* İletişimde bulunması gereken ögeler nelerdir?
* İletişimde bağlamın önemi nedir?
* İletişimde gönderici, alıcı ve ileti arasındaki ilişkiyi söyleyiniz.

2. İNSAN, İLETŞİM VE DİL

HAZIRLIK

Dil ile iletişimin insanın yaşamındaki önemi nedir? Dil ile iletişim olmadan
insanlar yaşamlarını sürdürebilir mi?

AÇIKLAMALAR

İletişim aracı olan dilin bir geniş, bir de dar anlamı vardır. Geniş anlamıyla dil; insanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir takım işaretleri (şema, bayrak, amblemden jest mimik, beden dili, müzik dili, raks dili ile trafik dili vb.) kapsayan bir sistemdir. Dar anlamda dil; insanların duygu, düşünce ve isteklerini karşısındakine aktarmak için kullandığı bir iletişim aracıdır. Bu bakımdan iletişim araçları içerisinde en etkili ve güçlü olanı dildir.

Geniş anlamlı dilin görülen, koklanan, işitilen bir dış yönü; bir de o nesnenin anlamı olan iç yönü vardır. Geniş anlamlı dilde dış yön ile iç yön birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

Dar anlamıyla kullanılan ve iletişim aracı olan dilin de bir ses ya da seslerin görülen
işaretleri; bir de o ses ve sesleri oluşturan işaretlerden çıkan anlam yönü vardır.

Ağaç sözcüğünde, a-ğ-a-ç seslerinin oluflturduğu bir dış yön; bir de, bir nesnenin
karşılığı olan, bir varlığı tanımlayan (ağacı tanımlayan) anlam yönü bulunmaktadır.
Ağaç denildiği zaman gözümüzün önüne elma, armut, çam, kavak vb. ağaçlardan biri
gelir. Bu bakımdan dilin görme, koklama, tat alma organlarıyla sıkı bir bağlantısı
bulunmaktadır.

Dil nedir tanımlayınız? Dilin dar ve geniş anlamları nelerdir?

Dil insanlara özgü bir iletişim aracıdır. Çevremizde gördüğümüz canlı varlıklar
birtakım sesler çıkartırlar. Örneğin köpekler havlayarak, koklayarak, kediler
miyavlayarak, atlar kişneyerek kendi aralarında anlaşırlar. İnsanlar ise kendi aralarında
konuşarak, yazarak iletişim kurarlar.

İnsan beyni, duyu organları yoluyla çevresinden edindiği izlenimleri kendi
içerisinde yoğurarak sese ve birtakım kavramlara dönüşürecek yapıya sahiptir.
Gerektiğinde çevreden edindiği izlenimleri ses ya da yazı ile çevresine aktarabilir.
Örneğin çiçek dediğimiz zaman ilk önce gözümüzün önüne birtakım çiçek türleri gelir.
Gül, papatya, karanfil, leylak vb. Beyin bunlar arasında bir ayırma ve çözümleme yapar.
Bu ayırma ve çözümlemeden sonra duygu, düşünce ve isteğini karşısındakine
konuşarak ya da yazarak anlatır.

Dilin en önemli niteliği toplumdaki insanlar arasında anlaşma sağlayan sosyal bir
kurum olmasıdır. Kendine göre birtakım yasaları vardır. İhtiyaçlar doğrultusunda yeni
sözcükler türetilir; kullanılan bazı sözcükler anlam kaymasına uğrar; kullanılmayanlar
da unutulup gider. Bu bakımdan dil canlı bir varlıktır.

Dil sayesinde toplumdaki bireyler bir araya gelir. Dil birliği, ulusal birliğin
oluşmasında önemli bir rol oynar. Dil; kültür, tarih, felsefe, gelenek ve görenekte birlik
sağlar.


Konfüçyüs'e göre dilin önemi büyüktür. Konfüçyüs’e sordular:
- Bir memleketi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?
Büyük filozof şöyle cevap verdi:
- Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlardım.
Ve dinleyenlerin hayret dolu bakışları karşısında sözlerine devam etti.
- Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa,
yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve
kültür bozulur. Töre ve kültür bozulursa, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa
şaşkınlık içine düşen halk ne yapacağını, işin nereye varacaını bilmez. İşte bunun
içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir.

Dilin toplumsal niteliği nedir? Ulusal birliğin oluşmasındaki rolü nedir?

Dil bilgisi ve Bölümleri

Dil, bilimsel yöntemle incelenir. Dilin doğuşunu, gelişimini, seslerini, sözcük
yapılarını, sözcüklerin anlamını, sözcük köklerini ve cümle kuruluşunu inceleyen ve
bunları kurallara bağlayan bilim dalına dil bilgisi (gramer) denir.

Dil bilgisi şu bölümlere ayrılır:

a. Ses bilgisi (Fonetik): Dilin seslerini inceleyen bölümüne ses bilgisi denir.
b. Biçim bilgisi (Morfoloji): Sözcükleri biçim yönünden inceleyerek, kök ve eklerin
yapısını belirleyen bilim dalına biçim bilgisi denir.
c. Köken bilim (Etimoloji): Dildeki sözcükleri köken (çıkış) bakımından inceleyen
bilim dalına köken bilim denir.
d. Anlam bilim (Semantik): Sözcükleri anlam yönüyle inceleyen bilim dalına
anlam
bilim
denir.
e. Cümle bilgisi (Sentaks): Sözcüklerin birbiriyle olan ilişkilerini, cümledeki
görevlerini ve durumunu inceleyen bilim dalına cümle bilgisi denir.

Dil bilgisi hangi dallara ayrılır? Bunları tanımlayınız.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

* Dil - insan arasında nasıl bir ilişki vardır?
* Dil dışında ne tür iletişim araçları kullanılır?
* Dille yapılan iletişim ile diğer görsel iletişim araçlarıyla yapılan iletişim arasında
ne gibi farklılıklar vardır?

3. DİL- KÜLTÜR İLİŞKİSİ

HAZIRLIK

Dil ile kültür arasında nasıl bir ilişki vardır? Kültürel varlıklar genç kuşaklara nasıl
aktarılır? Bu aktarmada dilin rolü nedir? Araştırınız.

Bu konuyu 9. sınıf Türk Edebiyatının I. Ünitesi olan “Dilin İnsan Hayatındaki
Yeri ve Önemi” ile ilişkilendiriniz.

Kültür nedir? Araştırınız.

AÇIKLAMALAR

Kültürün çeşitli tanımları yapılmaktadır. En genel anlamıyla kültür bir toplumun
maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlerdir. Toplumların yaşam biçimleri,
gelenek-görenekleri, kullandıkları araç gereçleri, inançları, dili, sanat anlayışı vb.
kültürü oluşturur. Toplumlar yüzyıllar boyu maddi ve manevi alanda çok değerli
eserler üretmişlerdir. Bu eserler gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır. Örneğin
islâmiyetten önceki döneme ait destan, koşuk, sağu, savlar, Orhun Yazıtları, Dede
Korkut Hikâyeleri, Yunus Emre’nin şiirleri dil sayesinde günümüze dek yaşamışlardır.
Günümüz gençleri o eserleri okuyarak o dönemle ilgili bilgi sahibi olabilirler. Bu
bilgilenme dil sayesinde olmaktadır. Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır.
Dilin kültürle olan ilişkisini Mehmet Kaplan şöyle açıklamaktadır:

DİL VE KÜLTÜR

Ziya Gökalp, dili kültürün temel unsuru sayar. O, bu görüşünde haklıdır. Zira dil,
duygu ve düşüncenin âdeta kabıdır. Bir milletin bütün duygu ve düşünce hazinesi, dil
kabına veya kalıbına dökülür ve bu dil kabı ile yerden yere, nesilden nesile aktarılır.
Yazı, dilin sesini kaybeden bir vasıta olarak dilin bir parçasıdır. Fakat kültür, söz ile de
bir millet arasına yayılır.

Dil, kültürün temeli olduğuna göre, bir milletin dil ile ifade ettiği sözlü, yazılı her
şey kültür kavramına girer. Sabahtan akşama kadar evde, sokakta, çarşıda, iş yerinde
konuşan halk, farkında olmadan dil tarlasını eker biçer. Dilin duygu ve düşünce ile
dolmasının sebebi, günlük hayata çok yakın olmasıdır.

Aslında dili yaratan hayat, daha doğrusu sosyal hayattır. Anne çocuğuna bir
oyuncak verir. “Bak sana otomobil getirdim.” der. Böylece çocuk, oyuncak otomobil ile
beraber “otomobil” kelimesini öğrenir. Fakat dil her zaman böyle bir eşya gösterilerek
öğrenilmez. Bebek, etrafında manasını anlamadığı birtakım sesler duyar. Zamanla
onların bir şeye tekabül ettiğini öğrenir.

Dil deyince, konuşulan ve yazılan bütün kelime ve cümleleri anlamak lazımdır.
Halk günlük hayatında kelimeleri menşelerine göre ayırmaz. Onu ilgilendiren,
kelimelerin manası, işe yaramasıdır. Bir bakkal dükkanında on dakika oturup halkı
dinleyerek hangi kelimeleri kullandığını tespit edebilirsiniz.
Mehmet KAPLAN

Bir ülke sınırları içerisinde dil farklı biçimlerde kullanılabilir. Bu farklılığın başında
konuşma dili ile yazı dili gelir.

Konuşma dili: Günlük yaşamda, evde, sokakta, çarşı pazarda kullanılan dile
konuşma dili denir. Konuşma dilinde el, yüz ve vücut hareketlerine, ses tonuna,
vurguya ve tonlamaya dikkat edilir. Yani bu ögeler konuşmada sözün anlatım gücünü
etkiler. Konuşma dili işitme duyumuza hitap eder.

Konuşma dili kşlilerin kültür düzeylerine ve bölgeden bölgeye farklılıklar gösterir.
Okuma yazma oranı düştükçe dili kullanmada yöresel özellikler çoğalır. Böylece
konuşmada ağız, şive ve lehçe farklılıkları görülür. Bu farklılaşmada yöresel konuşma
biçimlerinden biri yazı dili olarak kabul edilir. Bugün Türkiye’de İstanbul ağzı yazı dili
olarak kullanılmakadır. Çünkü İstanbul yüzyıllardan beri Osmanlı İmparatorluğu’na
başkentlik yapmış bir kentimizdir. İnsanlar yüzyıllardan beri imparatorluğun pek çok
yöresinden buraya göç etmişler ve işleyip geliştirerek güzel bir dil oluşturmuşlardır.

Dil nasıl farklılıklar gösterir? Konuşma ve yazı dili ne demektir?


Dillerde coğrafya ve toplumsal ayrılıklar nedeniyle farklılaşmalar olur. Sözcükler,
bölgeden bölgeye farklı biçimlerde söylenir. Bu farklılaşmadan lehçeler meydana gelir:
Çağatay lehçesi, Azeri lehçesi, Anadolu lehçesi gibi. Bir lehçeye bağlı kentler,
ilçeler ve hatta köyler arasında dahi söyleyiş farklılıkları görülür. Bu farklılıklardan
şiveler, ağızlar oluşur. Örneğin,
- Ben söyliyemem, becelliyemem.
- Bi sene İskenderiye’de yesir kaldım.
- Babamnan sokâ gidicam.
- Napacan? vb.

Yazı dili: Yazı dili resmî yazışmalarda, gazete ve dergi yazılarında kullanılan dildir.
Yazı dili görme duyusuna hitap eder. Yazı dilinde noktalama işaretlerine ve yazım
kurallarına dikkat edilir. Konuşma diline göre uzun cümleler kullanılır.

ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME

* Dille kültür arasındaki ilişkiyi söyleyiniz.
* Kullanımda ortaya çıkan dil türleri nelerdir? Yazı dili, konuşma dili ne demektir?
* Dillerde coğrafya ve toplumsal yapıya bağlı olarak ne gibi ayrılıklar görülür?

ÖZET

Duygu, düşünce ve isteklerin anlaşılması için yazı, konuşma, görsel ve işitsel
araçlarla iletilmesine iletişim denir. İletişimin kurulmasında dört temel öge kullanılır.
Sözü söyleyen kişi kaynak, söylenen söz (mesaj, ileti), sözü alan bir alıcı ve iletişimin
kurulduğu ortam vardır.

İletişimin en güçlü olanı dille yapılan iletişimdir. Dil; duygu, düşünce ve istekleri
karşımızdaki kişiye aktarmak için kullandığımız bir iletişim aracıdır. Dil insanlara özgü
bir iletişim aracıdır. Doğadaki canlılar birtakım sesler çıkartarak anlaşırlar. İnsanlar da
kendi aralarında konuşarak, yazarak iletişim kurarlar.

Dilin kültürle güçlü bir ilişkisi vardır. Bir toplumun maddî ve manevî alanda ortaya
koyduğu eserlerin tümüne kültür denir. Kültürel varlıklar dil sayesinde aktarılır. Bir
ülke sınırları içerisinde dil farklı biçimlerde kullanılabilir. Bu farklılık konuşma dili ile
yazı dilinde görülür. Konuşma dili de lehçe, şive ve ağız gibi bölümlere ayrrılır.

TEST I

1. Duygu, düşünce ve isteklerin karşı tarafa iletilmesine ne ad verilir?
A) İleti
B) Alıcı
C) İletişim
D) Gönderi

2. Aşağıdakilerden hangisi iletişimin ögelerinden biri değildir?
A) Kaynak (kişi)
B) Gezi
C) İleti
D) Kullanılan araç

3. Aşağıdakilerden hangisi en etkin iletişim aracıdır?
A) Dil
B) Trafik işaretleri
C) Plan
D) Flama

4. Bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlere ne ad verilir?
A) Dil
B) Kültür
C) Gelenek-görenek
D) Din

5. Aşağıdakilerden hangisi dildeki sözcüklerin kökleri, ekleri ve yapısını inceleyen
bilim dalıdır?
A) Ses bilgisi
B) Köken bilgisi
C) Biçim bilgisi
D) Anlam bilgisi